Ana içeriğe atla

KÜRK MANTOLU MADONNA ÖZETİ


KÜRK MANTOLU MADONNA

ÖZET

Rasim, Ankara’da işsiz kaldığı bir gün, sokakta eski arkadaşlarından Hamdi Bey’le karşılaşır. Hamdi Bey, bir şirkette müdür yardımcılığı görevine getirilmiştir. Rasim işsiz olduğunu öğrenince ona şirkette bir iş verebileceğini söyler. Ertesi gün şirkete giden Rasime bir iş verir ve orada çalışan mütercim bir memur olan Raif Efendi ile aynı odada çalışmasını ister. Haftalarca aynı odada çalışmalarına rağmen, iki memur arasında bir yakınlık ve samimiyet gerçekleşmez. Bir gün, Raif Efendi’nin yaptığı çevirinin memurlar tarafından unutulması üzerine Hamdi Bey feci bir şekilde Raif Efendi’yi azarlar. Raif Efendi de, Hamdi Bey gittikten sonra onun resmini yapar. Bu resimde başarılı bir insan tahlili gören Rasim, bundan sonra Raif Efendi’ye daha farklı bir nazarla 
bakmaya başlar.Raif Efendi’nin hastalanıp bir hafta işe gitmemesi üzerine, tercüme edilmesi gereken bir yazıyı Rasim onun evine götürür ve ailesini de yakından tanıma imkânı bulur. Raif Efendi, bir şubat günü ağır bir şekilde hastalanır ve işe gitmez. Bu sefer durumu ciddi olan Raif Efendi, Rasim'den iş yerinde eşyalarını toplamasını ister. Eşyaları Raif Efendi’ye getiren Rasimi bir defter dikkatini çeker. Raif Efendi, Rasimden bu defteri sobada yakmasını ister. Defterde mühim şeylerin yazıldığını düşünen Rasim, Raif Efendi’yi ikna ederek defteri alır, oteline gider ve defteri okumaya başlar.

Romanın ikinci olay örgüsünü Raif Efendi’nin hatıra defterine yazdıkları oluşturur. Havranlı bir aileye mensup olan Raif Efendi, çocukluğunda çekingen ve ürkek bir çocuktur. Akranlarıyla iletişim kurmakta zorlandığı için yalnızlığını kitap okuyarak ve resim yaparak gidermeye çalışır. Güzel Sanatlar Akademisi’ni okumak için İstanbul’a gelir ve eğitimini tamamlamadan buradan ayrılır. Maddi durumu iyi olan babası, Raif Efendi’yi sabunculuk tekniğini öğrenmesi için Almanya’ya gönderir. Burada, sabunculukta ileri bir tekniğe sahip olan fabrikaya gitmek yerine, müzelere ve resim galerilerine giderek vaktini geçirmeye çalışır.Bir senedir burada olan Raif Efendi, bir gün bir resim galerisinde gördüğü Kürk Mantolu Madonna tablosundan etkilenir. Günlerce sadece bu tabloyu seyretmek için galeriye gider. Sonunda tablonun sahibi Maria Puder’le tanışır ve ona âşık olur. Bir yılbaşı günü Maria’yla birlikte olur. Ancak, bu birliktelikten sonra Maria’nın isteği üzerine birkaç gün görüşmezler. Onsuz bir yaşama dayanamayan Raif Efendi, Maria’nın hastahaneye kaldırıldığını öğrenir. Hastalığı müddetince ona bakar ve tekrar güvenini kazanır. Maria’yla ilişkisinin tam rayına oturduğu bir zamanda memleketinden bir telgraf alır. Telgrafta babasının öldüğü ve derhal memlekete gelmesi gerektiği yazılıdır. İşlerini düzelttikten sonra Maria’yı da memleketine getireceği sözünü veren Raif Efendi, Almanya’dan ayrılır.Maria Puder’le düzenli olarak mektuplaşır. Ancak belli bir zaman sonra Maria Puder, Raif Efendi’ye mektup yazmaz. Raif Efendi kandırıldığını düşünerek bir başka kadınla evlenir ve çocukları olur. Ankara’da bir gün, Almanya’dayken pansiyonunda kaldığı Maria Puder’in akrabasıyla karşılaşır. Ona Maria Puder’le ilgili imalı sorular sorunca Maria’nın on sene önce hastalandığını, hastalığına rağmen bir çocuk dünyaya getirdiğini ve babasının da bir Türk olduğunu öğrenir. Kadının isim vermediği bu Türk’ün kendisi olduğunu anlayan Raif Efendi, kadının yanında olan 8-9 yaşlarındaki kızına bakar. Bir dakika sonra tren hareket eder ve bu şokla Raif Efendi de hatıra defterine bunları yazmaya başlar. Defteri okuyan Rasim, onun iç dünyasının ne kadar zengin olduğunu anlar. Defteri vermek için Raif Efendi’nin evine gittiği zaman ailesi onun öldüğünü söyler.


Kitabın Baş Karakterleri:

RAİF EFENDİ:Asıl kahramandır. Raif Efendi romanın genelinde kendi halinde, sessiz, sakin, ahlaklı ve sıkıntılı olduğu zamanlarda başkalarına belli etmeyen birisidir. Ancak bu sessizliğinin ardında bir kadına duyduğu sevda gizlidir.

RASİM:Raif Efendi'nin iş arkadaşı. Raif Efendi'nin gizemini çözmemizi sağlayan karakter.

MARİA PUDER:Yaşamın kıyısında kendi kendine debelenirken; aşkıyla içindeki tüm gizli güçleri sere serpe yaşamak isteyen; güçlü bir kadındır.Diğer bir tabirle "Kürk Mantolu Madonna"dır.


NOT:

Kitap 1943 tarihinde basılmıştır. Sabahattin Ali bu kitabı ikinci askerliğinde, çadırda yazmıştır. Günü gününe her yazısını gazeteye yetiştirmeye çalışmıştır. Bir gün attan düşüp sağ kol bileği çatladığı halde kitabı yazmaya devam etmiştir.

















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neden Kitap Okur?

Kitap okuma ile dünya görüşümüz,bilgi dağarcığımız,karakterimiz gelişir.Okuma ile doğadaki güzellikler hakkında bilgimiz artar,kendimizi ve çevremizi keşfederiz.Bilgili bir birey olmamızda okumanın rolü çok büyüktür. Kitaplar hayatımızın vazge çilmezi olan varlıklardır. Evet varlık diyorum çünkü bir kitap için; cisim, nesne, eşya, madde gibi ifadeleri kullanmak bana pek mantıklı gelmiyor. Çünkü kitaplar; tıpkı iyi bir dost gibi size sarılır, başarılı bir doktor gibi sizi tedavi eder, ufkunuzu açar, yol gösterir, yalnız bırakmaz. Kitap okumanın pek çok farklı nedeni vardır. Kimisi bilge almak, kimisi vakit öldürmek, kimisi ise hava atmak (!) için kitap okur. Kitap okurken her zaman elde bir temel neden vardır. Stresi azaltmak, günü gün etmek, edebiyattan hoşlanmak, yeni dünyalar keşfetmek, satırlarda boğulmak ve hatta ağlamak için bir neden bulmaktır...

''Kitap Eser''Blog Sayfama Hoşgeldiniz

Bu  blog sayfamda sizlere okuduğum veya okumadığım, bildiğiniz veya bilmediğiniz, yabancı  veya türk her seçenekten kitaplarla karşınızda olucağım.Sadece kitap mı? Hayır tabi ki sadece bir kitabın içeriğinde veya konusundan bahsetmiycem kitap ile ilgili her şey olacak.Nasıl kitap okunur?Kitap okumanın faydaları nelerdir?İnsanlar neden kitap okur?Kitap ile ilgili her şey burada '' Kitap Eser'de '' sizinle beraber olucak...